31 Ekim 2012 Çarşamba

Boşuna Değil

Başarılı söylenmiş bir yalan yalnızca söyleyenlerin o anı kurtardıklarını zannetmesine değil, en önemlisi, yalan söylenen kişinin doğru ve sağlıklı karar verme özgürlüğünü elinden alıyor. 

Politikacıların sıklıkla yalana başvurmaları boşuna değil. Kazanımları çok fazla. 




25 Ekim 2012 Perşembe

Gülen Resimler

Tüm sevdiklerinizle birlikte huzurlu, tatlı, sevinç dolu hatta ve hatta bol kahkahalı bir bayram geçirmenizi dilerim.  Kucak dolusu sevgiler. 


17 Ekim 2012 Çarşamba

Vladimir'e Mektuplar - 2012





İlk kez geçen yıl derlemiştim bana gelen yorumları. Bir sene ne çabuk geçmiş, dahası beş sene bitmiş blogu açalı. Su gibi aktığını ancak dönüp geriye baktığımızda fark ediyoruz.

Sözü size bırakıyorum. İyi ki varsınız.




Selam Vladimir, Mektubun her türlüsünü çok severim:) Bu yazdıklarınız da yorum mektuplar. Ne hoş düşünmüşsünüz. Blog dünyasında sizin kadar deneyimli olmasam da, sizin bloğunuzu yeni biliyor olsam da, bu mektupların arasında kendi yorumumu görmek hoşuma gitti. Sevindim. Büyük bir uğraş vermiş ve bizimle paylaşmışsınız. Teşekkür ederim. Keyifle devam edeceğiniz yazılarınız olsun. Mahsus selam ederim:)” HayalKahvem

Dün akşam aklımdan gene logu kapamak geçti benim de. Açıkçası özgür yazamamaya başladım. Kaçmam lazım. Bu kez adıma da sonsuza dek veda ederek... Ne zaman yaparım bilmiyorum. Sen kal ama.. Sen gidersen eğer, arar bulurum ki hem. Sözcüklerini tanıyorum. (Kılık değiştirirse sözcüklerin, bilemem tabi:) )
Karoshi
Aaaa! delirtmeyin adamı bakayım! geçmişler karşı karşıya yok ben gidiyordum yok ben de düşünüyordum diye yorumlaşıyorlar. ne sen Vladimir ne de sen Karöshi bir yere gitmiyorsunuz. tamam ben sizi zaten bulur, görür, bir şekilde okurum o ayrı ama siz yine de gitmeyin kalın buralarda...Beenmaya

Eh be Vladimir! ne karışıyorsun adamların işine? tasavvufdan dem vuruyorlar belki de. "Kendini pişir" güzel söz bana göre... Sevgilerimle.” Sufi (Rahmetle anıyorum seni, bizleri okuyor musun orada?)
Sevgili Vladimir, bu robotlardan buralarda da cok var. Mesela sabahin korunde bindigin trende hemen arka koltukta hic kimseyi umursamadan konusan bu robotlardan hep var. Hele bazilari birak ozel konularini konusmayi, FAKLI, FUKLU da konusmakta...dumduz gitmekte, sinirlenmis bir seye, bizim orada olmamizin ve sabahin koru olmasinin ve topluma acik bir yerde bulunmasinin hic bir onemi yok. “Biraz

Aha da yaşın ortaya çıktı Vladimir, bir bayan olsaydın bunu asla yapmazdın :) Mutlu,huzurlu bir ömür sana...” N. Narda

Vladimir, tamam canınız sıkılmış farkındayım ama ne yalan söyleyeyim yazınızı sevdim:) Bu yazıyı yazdırdığı için o kişiye teşekkür ederim. NOT: Fena huylarımdan biridir Vladimir, böyle durumlarda illa karşı taraf adına olumlu bir sebep ararım. Şekilde gördüğünüz gibi bulurum. Siz söylemeyin. Ben biliyorum. Sinirin tekiyim:) Benim yaptığıma hedef şaşırtma denir bizim köyde:) Şimdi biz karşı karşıya olsak. Siz böyleyken böyle oldu diye bana anlatsanız. Ben de "aa.. ne iyi olmuş. bak, ne hoş hikaye ettin" desem, ne olacak, siz size bunu yapana değil bana sinir olmaya başlayacaksınız. Böylece sinirlendiğiniz durumu unutacaksınız:) Kaç kişi bu durumum yüzünden üzerime yürüdü biliyor musunuz? Dediler ki, "kimsen yanasın sen?" Neyse, böyle işte. O değil de Vladimir, ayrıca eşek en sevdiğim hayvanlardan biridir. Neden sevimsiz bulduğumuz birini eşek'e benzetelim ki.. Of, o güzel gözleriyle eşek ne kadar sevimlidir:) Tamam. Daha fazla uzatıp kızdırmadan, ben gidiyorum:) Kolaylıklar dilerim.  Hayal Kahvem

Benzer bir durum bende yaşadım, bloglar arası hediye etkinliği yapılmıştı, hediyeyi göndereceğim kişide başka şehirdeydi, adresi tam iki kez yanlış vermesiyle kargo bir kez bana geri gönderildi, bütün işlerimi aksatarak kargoyu iki kez gönderdim, aracı kişiyle iletişim kurduk, aracıda aracılığını yapamadı, artık ben dayanamadım kendimde ulaştım, kargo eline geçince bana ulaşırmısın dedim, bir çok defa mail attım ama bana bir kez bile dönmedi ve hatrı sayılır bir hediyeydi ve halen görüşmüş değiliz, sanırım "eşşek" demek biraz hafif kalıyor :)”Çiğdem

Bir ara uykusuzluk çekmiş biri olarak bitki çayları, ılık sütler ve bilimum çarelere başvurmuştum ben de:) Bu arada hikaye ve resimleme her zamanki gibi çok güzeldi, öykü kitabınızı bastırdığınızda bence resimlemeleri de kendiniz yapmalısınız mutlaka..:)Eren

Çakıl taşları dağınık kalmalı..” Hezeyanlarım, Hesaplaşmalarım
Çok değişik bir duygu bu. hiç tanımadığın insanlar, yıllar önce... Bir de sahaflara kadar gelmesi, arkadaki hikayeyi düşün düşün bitmez ki. belki aklımıza gelenlerden ne kadar da farklıdır her şey, kim bilir... İyi bayramlar sana da sevgili vladimir. sağlık ve huzurla.Aglea

Bizim toplumumuzda "ağlamayan çocuğa meme vermezler" diye bir laf var ve ne yazık ki bazı yetişkinler büyüdükleri zaman işleri hala bu mantıkla devam etmeye devam etmenin işe yarayacağı gibi saçma bir fikre sahipler. Bir de çocuk yetiştirirken yapılan bir hata var, çocuk ağladığında her istediğini yapan anne babalarla dolu etrafım. Bu beni çok kızdırıyor. Çünkü çocuğu o an susturuyorsun belki ama onda saçma sapan bir tavrın doğmasına sebep oluyorsun. İşin acaip yanı bunu çocuk psikolojisini bildiğini iddia eden anne babaların bile yapıyor olması. sonuç, hala istediklerini ağlayarak elde edeceklerini düşünenen bir yetişkinler topluluğu. “Aydan Atlayan Kedi

Çizim... Güzelll... Kedileri seviyorum hiç kedim olmamasına rağmen. Hep köpeklerim oldu benim halbuki... Şimdi hiçbiri yok... Olmasını çok isterdim,çocuklarım hayvanla yaşamanın ne olduğunu öğrensinler diye... Kesik cümleler var içimde sanki dökülmeyi bekleyen... Neyse gideyim ben...” Çay ve Simit

Benim de hayalim örgü burunluk..ince iplerle kulağa takılarak sabitlenecek..en çok burnum üşüyo da:)” Pisikopati

İçim bayıldı okuyunca, gerçek bunların hepsi safi gerçek ama bu gerçekliğin içinde bir noktayız ve debelenip duruyoruz yaşayabilmek için, biraz mutlu olabilmek için. Hayallerimiz ne olursa olsun bir miktar iyi olabilmek için çevremizi daraltıp kabuğumuza çekiliyoruz, maneviyatın bu kadar ayaklar altına alınmasını kaldıramıyorum, moral dibe vurmuş kendimizi kandırıyoruz. Sabah sabah pek iyi olmadı bu yazıyı okumam, gerçekleri tekrar tekrar okumak iyi gelmiyor bana bazen. Şıraaak diye bir tokat yiyorum her gün gazeteleri okuyunca, en kötü şey kullanıldığını bilmek ve bununla yaşamak. “ Fadiş

Dünyanın her yerinde pedofili suçtur, ama bizim ülkemizde çocuğu suçlu bulurlar!” 7. Oda

:)Sevgili Vlad. Anlattığın türün yanı sıra bir de seni izlemeye alıp, sen almadığında küsüp çıkaranlar var mesela:))) izlemeye alıp almamaya gelince. fark ettim senin söylediğin başka bir şey. beni izlemelerine gerek yok ama ilaç için başka bir bloğu izlemeye alsınlar bari diyorsun. diyorsun demeye de, blog dünyası tuhaf bir yer. yani bazıları mesela buraya birşeyler okumaya bulmaya değil, sadece yazıp rahatlamaya geliyor. sadece yazmak isteyenlerin bir kısmı beni okusunlar diye yırtınırken, başka bir bölümünün okunmak burnunun ucunda değil. bir kısım blog yazarı sırf aman ben ne çok blog takip ediyorum havası yaratmak adına dört bin sene geçse girip de okumayacağı zibilyon tane blogu izleme listesine alıyor. bazıları o listeyi kullanmıyor da direk adresten girip blog dünyasını kurcalıyor. bir kısmı listeyi kullanıyor ama başkalarının görmesini istemiyor. sonuç itibariyle insan karmaşık bir yaratık ve neyi neden yaptığı da pek bilinmiyor. o yüzden takma sen kafana bunları:) Sevgiler...” Deniz Bilgen Çakır

En son geçen hafta, doktora seminer sunumunu yapan arkadaşımı güldürmek için çizdim çöp adamı, sunumun ortasında :) bakmadı elimdeki kağıda güleceğini bildiğinden. Ama sunumu bittiğinde epeyce eğlendi tabi:)Yaşım? epey büyük ya, hala çöp adam çizecek kadar :)” Suvebeyaz

Kendimden gizlediğim birşey olmadığı için bir başkasına rahatlıkla açarım kalbimi ve aklımı. aklım ne söylüyorsa, kalbimden geçen neyse dilimdeki, gözümdeki, yüzümdeki odur. biliyorum ki aksini yapmaya çalışsam olmayacak bir yerden yine de patlakverirdi gerçek.D samimi olmak mkemmel bir rahatlık ama sorun şu ki vladimir karşındakinin de senin kadar samimi olduğunu sanma yanılgısını da genellikle beraberinde taşıyor ve işte orda başlıyor yaralanmalar. ben hep bir dünya var sanırdım benim algıladığım, gördüğüm ve duyduğum. samimiyiz ya.....bizim aklımızla ağzımızdaki bir ya.....sonra sonra öğrendim biri sana gülüyor gülümsüyorsa aslında senden nefret ediyor olabilir, özellikle sana iltifatlar yağdırıyorsa senden mutlaka nefret ediyordur. bu beni yordu. şimdi ne yapacaktım oysa benim için herşey çok düz çok kolaydı eskiden gülüyorsa gülüyor, seviyorsa seviyordu :D artık bu samimiyetsiz insanları rahatlıkla tanıyabiliyorum. ve onlarla oyun oynmayaı çok seviyorum.” Guguk Kuşu

Benim sorunum da kalbimi çok çabuk açmak sanırım,herkese değil elbet ama açıyorum işte hesapsızca...  “ Çay ve Simit







Önce kadının poposu ne kadar iri ve yuvarlak diye dikkatim o yöne kaydı fakat bu süre yaklaşık 1-2 saniye idi. ardından taksiyi kullanan köpeği gördüm. Çünkü bu tip sorularda hep hile vardır düşüncesi ile etrafı süzmeye başlamıştım. :) Köpeği görmem, 3. saniye civarlarında gerçekleşti. Fakat yine de bu benim çok dikkatli biri olduğumu göstermez, meslek hastalığı gereği şüpheciliğimin bir sonucudur. :)” Nouvelle

İlginç gözlemleriniz ve yorumlarınız hoştu doğrusu görüntüyle bütünleştirdiğiniz hayaller hepimiz yaparız bir şekilde ama gerçekler çok farklı da oalbiliyor:)Esinti

Sırasıyla popo, tanga, beyaz blu, hafif görünen sütyen. köpek möpek göremedim. kadın hakkında "böyle çıkmak uygunsuz" diyecek kadar olgun olmadığım için de müteşekkirim.Femme Fatale
Malesef ben de köpeği göremedim.Direkt olarak hanfendinin vücuduna odaklandım.Yani herkes gibi malum yerdeydi gözüm.Off Allahım ne fena.Sonuçlar beni epey güldürdü ama :))“ İçimden Geldiği Gibi

Üzülerek sıkılarak diyebilirim ki ben İzmir'de film festivaline gitmeyeli yıllar oluyor eskiden hiç kaçırmazdım, şimdi küçük bir ilçede yaşamanın,kapandıkça kapanmanın alışkanlığı var üstümüzde tabi bir de minik bir oğlanı bırakıp gidecek kimsemiz yok, umarım ilerde yine eskisi gibi iyi bir izleyici oluruz, hiç bir zaman yeterince iyi organizasyon olamamıştır İzmir, sinema festivali konusunda ama sanırım artık daha da kötü 10 sene önce daha iyiydi anlattıklarınıza göre.” Fadiş

Prusya Mavisi, Berlin Mavisi, ya da Parisli Mavi denilen bir mavisin sen Vladimir. ;)”Özgür Ceren Can

Renklerle ne guzel tanımlamalar olmus kendımınkını okurken senın gozunden kendımı gordum:)) ve ne kadar dogru bı teshıs dedım tsk ederım sevgılerımle” Öykü

VladiVladi - ne guzel bir post bu : ) zevkle okudum ve okurken evet evet bu bizim Vladimirin taa kendisi demeden alikoyamadim kendimi .. Arti, duygusal ve duyarli kisiligine cok yakismis yesil .. pure !! : ) Bir de unuttum : ( renklerim icin tesekkur ederim .. genelde siyah ve gri dediler, ama buna cok mutlu oldum ki : )Lô-Lâ

He he dürüstçe söyleyeceğim ilk baktığım benim orda olup olmadığımdı, olmasaydımmm... tabiki bir daha bloğuna asla uğramayacaktım :D Şakaaaa.. Ama kalbimden bir çıtttt sesi gelecekti tabiki de: demek maviyim demek bembeyaz bulutlar, masmavi çimenler çok sevindim etrafımdaki insanlara böyle bir renk düşündürdüğüm için ama en çok da ne hoşuma gitti biliyor musun? Mor puantiyeli mavi yağmurlar, merak ettim bunları sana düşündüren ne? Nasıl da şımardım bir bilsen, sevgiyle kal. Betimlemeni öyle çok öyle çok beğendim ki... Amaaa içlerinden belki bi tek aydan atlayan kedininkini de acıcık ama acıcık kıskanmadım değil. :DGuguk Kuşu

Çoğu takip ettiklerim ve bana anımsattıkları çoğunda aynı sana gelince...lacivert...doğru tanımlama sanırım... “ Pınarpare

Benimde büyük keyifle takip ettiğim arkadaşlar.Renkleri güzel seçmişsin:)Bencede lacivert senin için doğru tanımlama pınarpare arkadaşın dediği gibi.ben de büyük keyifle okudum.” Kamikaze
Otostop yap bile diyor, nerdeymiş böyle anneler? :DDFirarî Yolcu

Aynı babam! Elif Ayvaz

Sen ne kibar adamsın abicim, benim elime düşecekti ki..:))” Avram

Merhaba, bu takip etme/edilme olayi enteresan. Benim gundelik olarak takip ettigim bir iki blog var, bir de vakit bulunca toplu olarak okudugum bloglar.. Insanlarin beni listesine eklemeleri cok da onemsedigim bir konu degil ama hatirliyorum, bir donem TR dan bir kac arkadas bana hergun mesaj yaziyorlardi.. Ben hem is, hem okul arasinda cambazlik yaparken onlarin bloguna mesaj birak birakmadigim icin bana abuk subuk seyler yazmislardi. COk sasirmistim, bir ara acaba ben cok mu Amerikali oldum dusuncesi bile geldi aklima. Biz millet olarak alinganiz tamam ama bu blog keyif birsey, bazi bloglar var, yazma sekilleri bir sekilde sizi yazmaya itiyor, kimisi de cut/copy/paste disinda birsey yapmiyorlar.. Ayni seyi birden fazla yerde gorunce, oturup hepsine yazacak ne enerji ne de zaman luksu var. Bir de original degil ki...ne bileyim zaman kaybi olarak goruyorum... Sizin gorusunuze saygi duyarim ama sanirim bu konuda hem fikir degiliz. Ne demis atalarimiz "it is ok to agree to disagree.” New York Muhtarı

Çok güzel bir konuya değinmişsiniz, çoguna katılıyorum ancak kolay elde edilen şeylerin de çabuk kaybedildiğini ve gerçekten çok çalışıp emek harcayanların hakettikleri yere geldiklerini düşünüyorum. Bir şey ne kadar kolay gerçekleştiyse o kadar da hızlı tüketiliyor bence ama keşke hiç kalabalık etmelerine izin verilmeden kolay kazanma peşinde olanlar daha en baştan elenebilse..” Ben Kızımın Delisiyim

Akıl fikir almaz bir tanrı kompleksine sahip insanlık. her ömüre süre biçebileceği gibi bir yanılgı içerisinde ve hala anlayamadı kendi kurtuluşunun başka canlı türlerine gösterdiği sadakat ve saygıyla doğru orantılı olduğunu. umutlanmaktan vazgeçeli çok oldu o yüzden.Mefisto

:) eskiye özlem kokan yazıları seviyorum. ortaokul ve lisede haftanın birçok gecesini bir arkadaşımda geçirirdim ben de. maksat ders çalışmak güya, beklediğimiz yastık sohbetleriydi aslında. ben geveze olmama ragmen arkadasim beni sollar geçerdi. anlatirdi da anlatirdi. bana da ninni gibi gelirdi bir zaman sonra ve horr. sabah kalkınca azari yerdim tabi :)) anımsamak güzeldi.” Çınar

Yayın kesildi diye şikayet etmek için arayıp bir saat telefonda beklemeyi, ardından "Yayınınızda problem yok, bir kanalı açık bırakın, yayın gelir" gibi dahiyane çözümler üreten çalışanlarını hiç özlemiyorum :) "Siz eski abonesiniz, size özel fiyatlar sunuyoruz" yalanlarını dinleyip ardından yeni abonelerin iki katı kadar para ödemeyi de. İptal süreci uzun ve sıkıcı onu kabul ediyorum ama nerede şikayet eden bir digiturk abonesine denk gelsem "iyi ki kurtarmışım kendimi" diye düşünüyorum. Hayat, digiturk abonesi olmadığında daha güzel J Selin

Gecenin keskin soğuğu bu sefer yüzüne çarpmadı..Adımları hızlandıkça, yüreğinde büyüyüp çoğalan hıncı, bir daha geri dönmemek üzere olan yırtıcı bir karara dönüşmüştü bile..Elini bir an yanaklarına götürdü..Daha dün akşam, kalabalık gelen misafir grubundan galip ayrılmış, mutfak tezgahına dağılmış tabak çanakları yıkamanın derdine düşmüştü..Yatmadan once, Almanya’dan gelen o pahalı kremden sürmüşmüydü acaba eline.. Güldü kendi kendine..Yüzüne, yağmur damlaları rahatlatıcı bir teselli gibi düşmeye başladığında gülme ve ağlama arası yaşlar süzüldü gözlerinden.. Bilinmeyen özgürlük duygusu, şaşkınlık ve hüzünle birleşince bir an sendeledi, elindeki valiz yere savruldu..Hızla giden adımları birden durdu..Kalakaldı..Esaretten kurtulmanın bedeli tüm ruhunu sarmış suçluluk duygusu mu olmalıydı...Az sonra annesinin evine gidecek ve bir daha asla geri dönmeyecekti..Anlam veremediği çatışmalar, susmak zorunda kaldığı giysilerine , evin tüm köşesine işlemiş kırmızı lekeler olmayacaktı.” Deja-Vu

Heheh. bir keresinde akşam üstü balkondan girivermişti salona yarasa, dönüp duruyordu tam şeklini bile göremiyordum. Ama akıllı yaratıklardır ya severim ben kerataları, cidden. Hem tek uçabilen memelidir ama o bunu bilmez çok üzülürüm, acırım, hep de ezilenin tarafındayım işte o yüzden seviyorum yarasaları. (nediyorumben) teyzem japonla evlendi gitti orda sekiz sene kaldı döndüğünde hiç bilmediğim kabiliyetler kazanmıştı biri de origami. her şeyi yapabiliyor. ben de öğrenmeye çalışıyorum ^^ bizde paramızı ütüleyerek göt cebine koyan var.Heidi Glennis

Bizim sitede var öyle bir manyak.. ne insanlara ne hayvanlara huzur veriyor,öylelerin arkasında kendileri gibi bir aile var..yapma yazıktır sözünü duymamış belkide aileden.. içinde vicdan da gelişmiyor belki de böyle olunca.. o görmesin diye gördüğümüz yavru kedileri daha uzak bir yere bırakıyorduk ... çok küçük olanlarıda evde beslemiştik.. şimdi askerde .. gelince akıllanır mı? Hiç sanmam.. Allah cezalarını versin,beddua değilde misliyle diyesi geliyor insanın.” Beyaz Lale

Neredeyse her on yılda bir hayatımı tüm alışkanlıklarıyla kökten değiştireceğini başlangıçta farketmediğim kararlar almak durumunda kalıyorum. Sonradan bir bakıyorum kiiii yaşadığım ev, şehir hatta ülke değişivermiş... Derken, bari geldim uyum sağlayayım diyorum... Yıllar geçerken bir bakmışım ki yollar yine beni o geliştirdiğim köklerden alıp götürmüş. Şimdi ise farkederek, o ülkeyi değiştireyim, kararda payım olsun bari diyorum. Fakat böylesi de korku ve endişe doluymus, ama'ların yoluymuş be Vladimir... Ama o alışkanlıklar değil mi ömrümüzü hem tatlı hem de çekilmez kılan? Hem seviyorum onları, hem de onlara bağlandıkça kaçasım geliyor...” Defter-i Kebir

Kahve falından çok iyi anlarım da :):)  Gölge falını ilk defa burada duydum.. Çok enteresan.. Yazı yine güzel.. “ Sessiz Prenses

Çok güzel bir araştırma olmuş gerçekten. Aklıma Tolstoy'un bir sözü geldi.. 'İnsanoğlunu bir kesirle ifade edecek olursak. Kesrin payı kişinin kendisini, paydası ise ne olduğunu zannettiğini gösterir. Payda büyüdükçe kesrin değeri azalır...'1i Yok mu?

Çarpıcı bir FAZLALIK. Teşekkürler” Ali Zafer Sapci

İlk başta acayip merak uyandırdı sonunun hiç böyle biteceğini tahmin etmedim =) tam ters köşe olayı, valla pek güzel olmuş tebrik ederim =)Küçük Kurba

Samimi ile samimiyetsiz olanı ayırabilmenin imkansızlaştığı bir sosyal hayatın paydaşlarıyız, maalesef ! Aslında,suçlu hep insanlar ama internetin payını verelim bir zahmet. sosyal medya iyi derken getirdiklerini de görmezden geliyoruz. Bilgiye hızlı erişim ve paylaşım aslında tüketim mantığını destekliyor bir yerde, tabi bunu belirleyen bireyin niyeti . Tek satırlık cümlelerin, filozofluğun insanlarıyız. Alıntı, çalıntı, intihal .... Eee ne de olsa,vaktiyle korsan cd lerle film almış,korsan kaset satın almış bir millet olarak bundan dert yanmak zamanın tokatıdır. Vehasıl,bu mevzu uzun mevzu der, samimiyet tarayıcısı aklınıza ve yürğeinize kuvvet dilerim. Bir de, "tepkisizlik kitle imha silahıdır" ya , evrim geçirmeden samimiyetsizlere haddiniz bildirirsek normalleşir . Yoksa, samimiyetin anormalleştiği bir çağa doğru gideceğiz, hem iyimser hem karamsar tablodur bu. Ne yazdım arkadaş dedim kendi kendime ; malum uzun yazıları okuyamaz oluyor insanlar ... Saygıyla,Muzmut

Dumas'nın yardımcılarına her bir bölümü sipariş edip en son kendisinin birleştirdiğini okumuştum ben de fi tarihinde, bir yerlerde.  İlginç değil mi? Onca güzel kitap aslında bütünüyle ona ait değilmiş. Bir de sefalet içinde mi ölmüş... Hım, kader:)” N. Narda












Filmler hakkinda cok iyi bir yorumcu olmasamda empati kurallarina uyan bir kisinin film kalitesini daha iyi yorumladigini dusunuyorum. Yazilari zaman zaman okuyorumda abartiyormuyum bilmem ama profosyonellesmek boyle bir sey olsa gerek vladimir olarak gercekten iyi is cikartiyorsun. bu arada yorumlari okurken animsadim paylasmak istedim. Fes yerine sapka geldiginde onun ifade edilen sekli de "şems siperli serpuş" ve yine yorumda sozu gecen şems ifadesini buradan da yorumlamak mumkun. Son olarak yazilanlari okurken aklima geldi Aycicekleri ve digerleri yapmalari gerekenleri ne guzel biliyorken bizler halen ogrenemedik.”Şair Değilim

Yaa... ama... çok kıskandım :) en çok gitmek istediklerimden biriydi, iş yüzünden gidemedim. Kaçırdığıma çok üzülmüştüm yazdığın iyi oldu,  keyiflendim oradaymışım gibi. Neyse artık, bir dahaki sefere umarım..” Sırra Kalem

Alakasız deme ama sana AŞK ile cevap vereyim . Bu sadece bir kavramdır , Eğer varsa bir aşk o da tektir,dünyada kocamandır ,ve bizim yaşadığımızı sandığımız işte o bütünün bir minik parçasıdır. İşte iyilik ve kötülük de öyle . Hangisine yönelirseniz, bütünü oluşturmakta katkınız olacak. Fakat nedense, tercih hep birbirini kösteklemeye yönelik. İnsanlık bir bütünlük, yaptığın "o" kişiye değil bütünlüğüne kötülük aslında. Bunu anlasak, evrensel ahlak seviyesine ulaşacağız ; ama bu seviyeye ancak Peygamberler ulaşmış. Ne diyeyim, o zaman insanlar bu kıskançları geri püskürtmeyi öğrensin , kendi içlerine yönelsinler ve yesinler tüketsinler kendilerini. Zararı başkalarına olmasın. ( Bu da pek insani olmadı ama, ee doğa kanunu işlesin bu hayvanda dahi olmayan his durumlarında) . Poka Vladimir” Şavkî

:)) zihin okuyabilmeyi çok isterdim :)yazar ile okuyucu arasında duvar değil de süzgeç olduğunu düşünmüşümdür ben hep, her ikisininde zihnindeki gözeneklilik kadardır aldığıyla aktardığı, irili ufaklı. Benim fikrim, sabah odamdaki tadilat nedeniyle ofisin bahçesinde çay içerken aklıma düşen bişeyden ibaret :)blogda yayınlayacak formata gelir mi bilmem, deneyeceğim anlatmayı:) Suvebeyaz

Hıdrellezde herkes istediği şeyi kağıttan çizer keser bahçesine asar ya da bir su kenarı bulup taşlardan ne istiyorsa onu yapar bir nevi dilek günü olarak kutlanırdır meğersem ne incelikler yatıyormuş altında.” Mariposa

Aslında kurumlara uzaktan bakınca böyle bir garip resim çıkıyor ortaya. fakat içine girince anlıyorsun bazı şeylerin gerekliliğini. kaldı ki bence kurumların sosyal medyada ki duruşunu organize edebilmeleri için gerçekten bir müdürlük kurmaları gerekiyor.  Hatta günümüzde en çok ihtiyaç bu bence. bir dönem cep telefonu kullanmamak entelektüel bir durumdu, sonra bilgisayar kullanmamak, tuşlarını karıştırmak, sonra facebook kullanmak vs. Ama zamanla bunlar bir zorunluluk oldu. Hiç unutmam Okan Bayulgen çok dalga geçerdi  Facebook ya da Twitter’la ama şimdi belki de en çok zamanı sosyal medyaya ayırıyor, düşün ki konuklarından bile çok...  Ayrıca bütün şefler tipsiz ya da çirkin olmaz, ben müdür olana kadar müdürler belki olur ama şefler olmaz.. :)) “ Cem

Çin senin de belirttiğin gibi çok eski bir uygarlık ve çok da yazarı çizeri olan bir kültür ama bu eserler ülkenin kapalı politikaları yüzünden bizlere ulaşalımadan kalmış.. haklısın o yüzden ama açıldığında eminim çok fazla eser okuyabileceğiz..ve okuduklarımızdan da keyif alabileceğiz” Dayatılanla Yaşayan

İnanılmaz yakalamışsın. Bize cheese demek öğretildi, ama ayaklardan kimse bahsetmemişti  :) Bence çok yaratıcı birisin. Herkesin görmediği şeyleri görüyorsun. Kıskansınlar, senin yeteneğin var, ister onları yaz, istersen yazma. Birileri alınmasın diye hayatını değiştirmekdte doğru değil, ben onu anladım.” Arzu

Şaka diye algılanmış, öylesi bir insanın söylediği laf. İlginç. Cinayet dediğin bence her an her yerde planlanır. Çok işledim ya bilirim. :D Ama cidden bunu bir katile sorsan, vereceği kesin bir cevap olur mu acep?” Uyuşuk Hayalperest

Mutfak evde bize ait olan yegane yer ve ben huysuz edebiyatçıya katılıyorum, cinayet planlamak için de çok uygun. Mesela yemeğin soğanı tencerede hafif bir cızırtıyla kavrulurken bir taraftan dalgın dalgın fasulye kırıp gün içinde işte bir arkdaşınızla çekiştiğiniz, henüz akıbeti belirsiz, içinize oturmuş bir meselenein muhakemesini yapmak ideal ise neden bir adım daha atıp, domatesi hırsla rendeye sürterken cinayet planlanmasın ki?“ Selgin GB

Veteriner hekimler sanırım daha çok besi (etinden sütünden v.s. yararlanılanlar)hayvanlarını tanıyorlar. Kedi, köpek, kuş gibi ev hayvanlarını ise belediye veya sair kurumların kısırlaştırma ve itlaf ekibinde bulunanları daha yakından tanıyabilmekte. Kediler dokuz canlı imajlarına:) rağmen çok hassas, narin ve kırılgan hayvanlardır. Bilgi için teşekkürler,ilaçların yan etkileri çok önemli bir konu..Belki biliyorsunuzdur ama ben de her ne kadar ulu orta söylemekten sakınsam da kedi dostları için paylaşmak isterim, aspirin için kediyi (dozu önemli)öldürür derler. “ Lodoscu

Evet biz de tilki tilki saat kaç diye oynardık bunu. Bal gibi hatırlıyorum. Oynadığımız en dandik oyun buydu herhalde. Ebe hep kendine en yakın hissettiği arkadaşa torpil yapıp ebe yapardı. Saatlerde büyük adım atılır, dakikalarda ayak hesabı yapılırdı. Uyuşuk hayal perest'in anlattığı oyun daha farklı: ebe sırtını döner :endetura-bir-iki-üç der ( bu arada endetura: fransızcadaki un deux trois 'nun türkçe diline uydurulmuş hali oluyor) lafını bitirdiğinde yüzünü dönerdi, o sırtı dönükken en fazla mesafe katedilmeye çalışılır. Ebe yüzünü dönmeden tam önce de kıpırtısız kalınır, ebe kimin kımıldadığını görürse o başlama noktasına geri postalanırdı. Tabii oyuna heyecan katmak isteyen oyuncular bilerek en maymun pozisyonlarda donmayı marifet sayardı. Hey gidi günler hey. Neyse ki çocukken zaman algısı daha yavaş da doya doya yaşıyorsun çocukluğunu bitmiycek gibi.” Ne Yazdı Ne Yazamadı

Ahahah "dikkat köpek var ama kedi de pek tekin değil" e koptum :D Google da baktım da pek tüylü şirin şeylermiş bu himalayanlar. Gözlerde astigmat mı ileri :) Bende aşırı derecede ileri astigmat var ve yarı kör dolaşıyorum da. Her kedi sevilmez bence,tüysüz bir kedi cinsi var;sphynx mi ne cinsin adı. yani o kediyi ben almam kucağıma yaw. Madmen 1ci sezon 9cu bölümü açıyorum birazdan :)” Sis

Kıl fani homosapiens kültürümüzde gücü simgeliyor. Erkek ne kadar kıllıysa o kadar güçlü bir avcı falan. Sonradan erkekegemenkültür giriyor tabi işin içine. Kadınlara da tüysüz olmak yakıştırılıyor. Çünkü güç erkeğe özgü bir şeydir (!) Zira tüylü kadınlar hiç hoş karşılanmıyor şimdiki kültürümüzde. Kadın tüyünü erkeklerin kendine ve egemenliğine meydan okuma olarak algıladığını duymuştum bir sosyologtan. Frida'nın duruşu da çok anlamlı bence bu açıdan bakınca.” Yok Hiç Olmadı

Uzun süredir gelemiyordum. Malum hayat koşuşturmacası. Birde benim gibiler var. Ota boka dokunmaz, kendi halinde kendini eğlendirecek şeylerle uğraşanlar. Arada sırada lan bu liste ne kalabalık diye onu bunu silerler. Dünyadaki varlıklarını aynen sanala taşıyıp yalnız kalanlar... Halim çok acıklı, sanalda bile yalnızım..” Nightologist

"Dogadaki koltuklar" konusunda ben de yazmistim, ozellikle yol kenarlarinda ya da denize dogru bakan eski koltuklar favorim benim.. Genelde hepsi 80-90li yillarda evleri agdali bir sekilde susleyen oymali burmali tahta mesin koltuklar oluyor. Devreden hesap konusunda da bir aciklamam var, bizim ulkemizde ev kadinlari kenardan koseden artirdiklari mutfak masrafi adi altindaki koca harcliklarini biriktirir, yine ayni kocadan gelmesi olasi gorunen "zor gunler"e karsi gizli hesaplarda tutarlar, cogu kadin yapar bunu. Genelde olum vs durumunda da bu zorlulklarla biriktirilmis hesaplar devlete gecer, cunku ailede kimse bilmez.” Cerenmus

Oooo inanamıyorum Bayım, Federaller gene av peşindeler. Hey ahbap! Soğuk durmana izin ver bakalım...  Çünkü o çoktan bir Griköpek otobüsüyle eyaletini değiştirdi ve kayalardaki viskisinin tadını çıkarıyor..” Tom Verlaine

Ben sansür olayına güldüm en çok, halel gelmesi iyiymiş. :)Böcek Yiyen Peygamber

Turna yaparım pek sık ben de. Sokakta elime tutuşturulan her broşür tarafımdan turna olarak belediye otobüsleri ve metro aracılığıyla doğaya karışır. İzmir'deydin değil mi? Ben sanki öyle hatırlıyorum. Bir gün toplu taşıma araçlarında origami turna bulursan bendendir. Ama benimkiler dolardan olmuyorlar heveslenme pek. :) Böcek Yiyen Peygamber

Başladığım bir filmi genellikle bitirmeye çalışırım. Sıkıcı bir film bile olsa, sonunu nasıl bağlayacaklarını görmek için seyrettiğim olmuştur. Ama birkaç kere gerçekten çok kötü filmi yarıda bıraktım. Yani çok da takıntılı değilim. Bir de, filmde emeği geçenlere saygısızlık etmemek için filmin sonundaki yazıları okuyanlar var diye duydum. Bu da son derece aptalca. Sanki o kadar ismi aklında tutacak mısın ki, ya da, sanki günlük kullandığın her ürünün üretim sürecinde emeği geçen herkesin adına bakıyor musun ki de filmin sonundaki isimlere bakıyorsun? Örneğin, her gün yediğin ekmeğin geldiği fırındaki fırıncı ustasının adını biliyor musun? Ama itiraf edeyim, bir zamanlar ben de yabancı filmlerin sonundaki isimlerin hepsini okurdum; ama emeğe saygı olsun diye değil, içlerinde Türk var mı diye merak ettiğimden :)” Jedi Lost

Duruşa sahip olmak mı? işte bunu sevdim” İlgiye ihtiyacım Var Lan

Çocukluk diyerek geçiştirdiğimiz zamanlardaki "çöpleri yere atmayın" sözüne "eee,havaya mı atalım o zaman" deyişimizi anımsattı bu pek gerekli uyarı :) Apartman mı mayın tarlası mı,nefesinizi tutup yürüyün gibi ek uyarılar da yazılası olmuş. Alçak sürün askeeeer kıvamında, üstteki tahmin yerinde olmuş. Asker olması muhtemel bir yönetici tarafından yazılmış olsa gerek :) “ Aylak

"There is a light that never goes out" aramasıyla gelmiş biri olarak teşekkür etmek için yazıyorum. Hayatımın fon müziği dediğim şarkının nakaratını bir türlü çözememek nasıl bir eziyetti bilemezsiniz. "O ışık hiç sönmez mi", yoksa "orada hiç sönmeyen bir ışık var" mı? Hangisi diye bulmak için gezmediğim yer kalmamıştı, çevirilerde de geçmiyor. Neyse, kısaca iyi olmuş bize kulak verdiğiniz, teşekkür ederim tekrar :) Ben de blog aramalarıma kulak verip ajda pekkanı mı konu alsam bilemiyorum. Yok ya sanırım yapmam.” Ponti

Nebahat Çerçeve'ye güldüm en çok :)))” Denizin Yıldızı




Bu sürçmelerin yeri belli ama... çıskananlar katlasın!” Şule

Bizim ana caddede bulunan apartmanların birisinin bahçe kapısında da "apartman girişidir geçmeyiniz" yazıyor...giriş ise yaya kaldırımına çıkıyor...nasıl geçilmeyecekse artık :)) servisten her indiğimde gülüyor ve söyleniyorum epeydir fotoğrafını çekeyim de yayınlayayım diyordum bak iyi aklıma getirdin :) “ Aynur (Küçük Hala)

Eheheh gece gece yazdım senaryoyu. Şimdi varsayalım ki bu apartman deprem tehlikesi yüksek olan fay hatlarımızdan ( çoğul yazdım çünkü neredeler artık bilmek,kestirmek ve bilgisine ulaşmak bir muamma) birinin üzerinde inşa edilmiş olsun. 99 sonrası ortaya misafirler dantela görsün hesabı ortaya çıkartılan deprem mevzuatı dahilinde bu binaya bir tesbit yaptırılmış olsun. Ve yine varsayalım ki bina sınıfta kalmış olsun. parantez açtım: (Bu arada sizin oralarda varmıdır bilmem ama İstanbulda özellikle Anadolu yakasında binaların giriş katları sadece kolonlarla tutulur duvar felan örülmez ve otopark olarak kullanılır.) hah bina sınıfta kalmıştı. Bu ne demek, mülk sahipleri de kiracılar da taşınmaz mallarının değerinden kaybettiler demek. Atıyorum mülk sahibi 500 bin amerikan dolarcığı istediği mülkünü böyle bir rapor ortaya çıkarsa 200 binciğe bile satamayacak. Kiracısından her sene yüzde bilmem kaç artışlarla istediği kira zammını alamicek üstüne belki de binanın depreme dayanıklı hale” Sis

O kokulu silgileri yiyesi gelirdi insanın..:)) o anıları dediğin gibi saklasak, açıp açıp koklasak. koku geçmişi hatırlatmada en önemli duyulardan biri sanırım.
Cem

Bi de sevgilinin kokusu.. “Uyumayan Ses

Hamile kalmamaya dair soz vermeyi unutmussun, bence mulakata cagirmayabilirler” Tuppence Beresford

Aynı özellikleri bu ilanı veren şahıs karşılasın, şu an eline geçen paranın iki katını teklif ediyorum, hemen gelip işe başlayabilir. O kadar vasfı insan tek bir bünyede toplayabiliyorsa zaten kendi işini kurar, patron kahrı çekmez. Sermaye hiç sorun değil, banka kredisiyle bile halledilebilir. Sonuçta o kadar vasıflı bir insan her halükarda başarılı olacaktır...” Mr. Lonely

Haha süper olmuş bu yazı:) Bayramdan önceki hafta iki farklı yere iş görüşmesine gittim sözüm ona görüşmeler bana göre iyiydi ama en son ne kadar maaş istiyorsunuzu duyduktan sonra bir daha aramadılar. Çok bişey de istemedim, şimdiki maaşımın 500 tl fazlasıydı sadece, bedavaya mı çalışıcaz anlamadım ki:(( Milletin felanca çocuğu 5-6 binler nasıl alıyor benim hala aklım almıyor:(( “ Tully

Sevgili Vladimir, İzlediğim onca sayfa arasında senin sayfan, cümlelerin ve bakış açın hep farklı oldu benim için. Merakla tıkladım her yeni paylaşım uyarısını gördüğümde. Zaman zaman ortaya çıkarıp, bizim de dokunmamıza izin verdiğin öykülerinde de hep aynı merak, heyecan ve ilgiyle oturdum ekran başına. Beğenerek, keyifle okudum. Diğer takipçilerinin çoğunda da aynı duyguları uyandırdığına neredeyse eminim. Şansın çok, yolun açık, yolculuğun da keyifli olsun... Sevgiler” Sokak Kedisi

"Hüzünlü tıngırdayan türk sanat müziğini duyunca bangır bangır eşlik ederken bri taraftan da göz yaşlarını koyuveren insanlar var. gerçekten böylesi var. çeşit çeşit insan var işte." Cem




 
Aslında sadece bir tanesi değiliz veya her zaman aynı özellikte değiliz... Bahsettiğin onca tiplemeyle karşılaşmayan yoktur bana göre.. Yada çok azdır.. Hepsi hayatımızda var.. Normal kelimesine çok bozulurum ben.. Herkes anormalse.. Normal olan o toplumda anormal kabul ediliyor.. Birbiriyle aynı farklılıklarda buluşanlar normal oluyor kısacası.. Yada.. Kendine özgü davranış ve mutluluk arayışlarını saklayıp bilindik olanla tanınanlar..toplumsal normlara göre yaşayanlar normal oluyor..aslında hiçbirimiz gerçek normal tanımının ne olduğunu bilemiyoruz.” Heidi

Güzel tespitler, bir an aklımdan geçti izlediğim Truffaut filmleri... Özellikle Siyah Gelinlik filmini düşündüm; pencereler, perde aralarından bakanlar.” Cüneyt Karakuş

Aaaa, aynı bankada çalışmışız. Önce bizim bankadaydınız,sizi hatırlıyorum, sonra o daha büyük bankaya geçmiştiniz. Ben 85 girişlilerdenim. Siz de 85 ya da 86 girişliydiniz sanki. 25 yıl öncesini hatırlamak pek de kolay olmuyor, hele de bu yaştan sonra:))) Kursun adını falan hatırlamıyorum ama sanırım birlikte kurs gördük ve evet yıllarca ihracatda çalıştım. Bense en çok yüzleri hatırlıyorum, isimlerde zorlanıyorum. Hele tel ve hesap noları daha şb. değiştirirken siliniveriyor(du) hafızamdan.” Çenebaz

Rejim nasıl değiştirilir??. Savaş sırasında.. O sırada kargaşadan yararlanıp istediğini yaparsın..  Hitler’e soruyorlar, tamam herşeyi anladık, ancak tüm almanları nasıl bu ülkünüze ikna ettiniz ve hepsi sizin için ölümüne savaştı?? Hitler yanında oturan köpeğini göstererek masada duran acı hardaldan alıp "bu hardalı bu köpeğe iştahla yedirebilirmiyim diye soruyor.. Etrafındakiler köpeğin hardalı yemeyeceğini iddia ediyorlar .. Hitler elindeki hardalı köpeğin kıçına sürüyor , zavallı köpek yanan kıçındaki hardalı ister istemez hızla yalamaya başlıyor..  Bence yaşadığımız durum tam da budur” Özgür

Mesela, futbol dışında hiçbir gücün sokağa dökemediği insanlar da, "savaşa hayır" diyenlerle birlikte sokakta olsa. Mesela, "gitsem ne olacak ki" diyen insanlar da katılsa onlara. Neler olur kim bilir. Hiç denemedik ki, bilemeyiz. “ Parpali

Savaşı istemeyen bizlerde savaşı yaşamış kişiler değiliz belki ama savaşın bizlere getireceklerini, bizden götüreceklerini bilen kişileriz. Ağızlarından tükürükler saça saça savaş isteyen beyinlerin anlamak için çıkar meselelerine göz atmamız lazım. Yazınızda da dediğiniz gibi, bir asker için meclis toplanmaz diyenler neden birden 180 derece dönüp 5 vatandaşımız vurulduğunda -burada şunu açıklamak isterim askerde can vurulan vatandaşımızda hani kimseyi ayrı tuttuğum falan yok yanlış anlaşılmasını istemem- meclisi toplayıp teskereyi cebine atar ? Ne değişti ? Şimdi savaşı isteyenlere bir koz verildi cümle yandaş medya "tezkere cebinde ama sen hala duruyorsun" demeye başlayacaklar insanlar galeyana gelicek zaten bizi temsil eden! meclis vermiş kararını geriye ne kalıcak ? videoyu izledim hemde boşnakça konuşulan çoğu cümleyi okumadan annemden öğrendiğim kadarıyla anlayarak o zamanlar biz her gün sıkıntı çekiyorduk annemler teyzemler her gün haberlere bakıp bir tane daha boşnak vuruldu. “ Mavi Balon