15 Aralık 2014 Pazartesi

Kestirme Yoldan Fotoğraflara Öykü Yazan Kadın

Böcek, kafasını kadının tam kalbinin attığı yere dayıyor. Kıpırdamaksızın dinliyor. Ne zaman ki ritim hızlanmaya başlıyor, yuvalandığı yerde hafifçe kımıldıyor, başıyla sütyenin kopçasını ileri ittirerek kendine bir yol aralıyor, iki göğsünün arasından usulca kadının boynuna süzülüyor, dokunuşları kadını gıdıklamasın diye tutunacağı yerleri üfleyerek hissizleştiriyor. Kulağına tırmanması biraz zaman alıyor. Masa kalabalık bu sefer, yine de fısıltılarını sadece kadın duyabiliyor.
"Bu küstahın dizgiyi canının istediği gibi yapmasına izin mi vereceksin? Korkularını herkese ilân etmesine seyirci mi kalacaksın?"
Etrafındakileri dikkatlice süzerken "Bir plânım var" diyor sadece böceğin duyabileceği bir sesle.

Kadın eylemlerine, beğenilerine iradesinin değil korkularının biçim verdiğinin açığa çıkmasını istemiyor. Nevrastani ataklarının nefesini kestiği, tansiyonunun yükselip, baş dönmelerinin dünyasını ele geçirdiği saatlerde, arka odadaki perdeleri çekip, divana uzanıyor. Kollarıyla bedenini sarmaya çalışırken, dizlerini karmıma çekip tortop oluyor. Misafirine şükranını sunuyor, "iyi ki varsın". Sakinlemesi uzun sürmüyor.  Rövanş plânını tespih böceği sabrı ile perdeleri çekilmiş, loş odasında dokumaya başlıyor.

Nefesi yerine geldiğinde son yazdığı öyküye uygun bir fotoğraf peşine düşüyor. Arama motoruna. "kapı kolu" yazıyor. Karşısına çıkan onlarca görselden bir tanesini seçiyor. İnce parmaklı bir kadın elini andıran kapı kolu resmine bir ganimetmiş gibi memnun bakıyor. 
"Görsünler fotoğrafa öykü yazmak nasıl olurmuş" diye fısıldıyor. Onu hayranlıkla izleyen böcek, sıra sıra dizili dişlerinin arasından çığlığı andıran bir kahkaha koyduktan sonra hırs çıtasını biraz daha yukarıya taşıyan bir cümle kuruyor: 
"Görsünler en güzel öyküyü kim yazıyormuş" diyor.

Alıntı: "Gergedan Yaratıcı Yazarlık Kursu"ndan, "böceği olan kadın"



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlar