14 Ekim 2016 Cuma

Carpe Librum


Raflardan rastgele seçtiği bir kitabın sayfalarında pür dikkat ve sanki ilk kez okuyormuş gibi kaybolmuşken, sayfaların arasından kurtularak yere düşen bir kağıt parçası dikkatini böldü. O anda dakikalardır kitaplığın önünde ayakta durmakta olduğunun farkına vardı. Eğilerek yerdeki rengini kaybetmiş kağıt parçasını eline aldı. Bu bir otobüs biletiydi. Üzerindeki; firma adı, tarih, hareket saati, koltuk numarası bilgilerini okudukça başını dayadığı camda; otobüsün bozuk yolda ilerlemesinin yarattığı titreşimi hisseder gibi oldu. Yanında oturan yaşlı adamın birkaç defa kendisine “kaçta varacağız evladım?” diye sorduğunu, endişeler içinde koyulduğu yolun yarısına varmadan tuhaf bir umursamazlığın içine düştüğünü anımsadı. Yolculuğun neredeyse tamamı kısacık bir an diliminde gözünde canlanmıştı. Daha az evvel sayfalar dolusu yazıyı okuyup ne kitabın içeriğini ne de okurken yaşadıklarına dair en ufak bir anı kırıntısını yakalayamamışken, ufacık bir kağıt parçası üzerine kötü bir el yazısı ile kondurulmuş rakamların yaşamının bir bölümünü olanca netliği ile geri getirmesine şaşırmıştı. Bileti sayfaların arasına iteledi, kitabı ait olduğu yere özenle yerleştirirken kendi kendine konuşmaya başladı:
“Bir daha hiçbir kitabı ya da dergiyi kapağına bakarak yargılamayacağım…“ 

Deniz Moralıgil


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlar